Aslında " delikızın yeri" idi ilkin hatırlarsınız dilime pelesenk olmuştu.. şanına yakışır bir delilikte ve sahici olmalıydı dükkanımız! Şöyle güneyde bir sahil kasabasında, kekik, iyot, yanık ten, aşk ve güneş kokulu rüzgarların arnavut kaldırımlı dar sokaklarında dört nala koştuğu, kapısının önünden boyuna sandaletli gezgin ayakların gelip geçtiği, her kulak kabartıldığında tatlı melodilerin kıskıvrak yakalandığı şirin mi şirin bir kasabanın kuytu bi köşebaşında mesela...
Belki biraz zaman var ona,
Ama sonunda olan oldu, delikız yatağının altında özenle sakladığı beyaz bavulunu açtı!
İçinde ne varsa çıkarıp şöyle bi havaya kaldırıp bakıyorum önce denetleyen gözlerle bundan bişey olur mu edasında...Sonra titrek ellerle koyuveriyorum buraya, kapıdaki o minik zili tıngırdatıp bakalım kimler girecek içeriye diye...
Mini minnacık miss kokulu bebeciklerin, haylaz oğlanların, süslü prenseslerin odalarına; o anlattığım rüzgar gibi dört nala koşturan öğrencilerin okullarının duvarlarına dokundukça, buraya koymak istiyorum ellerime bulaşan renklerin hikayelerini...
Çok hevesliyim dostlar,içim içime sığmıyor düşledikçe...
beyaz bavulumu açıyorum işte!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder